Hakkımızda

2023 YILI EN İYİ BİTKİ BİLİMCİ ÖDÜLÜ

ŞEYH ŞAMİL ya da İMAM ŞAMİL NUAYİPLERİ KİMDİR
Şeyh Şamil Nuayiplerinin (Yanında beraber savaştığı silah arkadaşları) Dedeleri Dağıstan’da-Rusya ile yapılan savaşta şehit düşmüşlerdir.
Savaş yıllarında naiplere bir şey olmasın diye eserati kabul etmiştir.
Burada amacı zaten az sayıda kalan Naiplere bir şey olmasını istememiştir ve eserati kabul etmiştir.
Burada bir gerçek anlaşılması gerekir.
Oda şudur.
Kendi halkı için kendini esarete bile kabule edecek kadar halkını ve dinine aşık birisidir.
Esir düştükten sonra,
Oradaki büyüklerimiz Şeyh Şerafettin öncülüğünde bir kısım Dağıstanlı Yalova bölgesine gelir.
Şey Şerafaettin Efendinin Ve Ailesinin mezarı Güney Köyü-Yalova'da bulunmaktadır
.
Bir kısımda Türkiye’nin birçok bölgelerine dağılırlar.
Şöyle baktığımızda çileli bir yolculuk ve sonuçta savaş içinde savaş yaşayan bir millet.

ANNESİN DEDESİ ŞEYH MEHMET
Zula-Kazık Mehmet lakaplı babası DAĞISTAN 01/07/1897 DOĞUMLU
Belday Mehmet’in oğlu,
Dağıstan'dan 9 yaşında iken babaannesiyle birlikte Yalova’ya gelir.
Yalova tarih kitaplarında da Kuvay-i Milli ve Essadiye Köyünden katılan arasında adı geçer.

Babasının Dedesi HACI AŞURLAV
AHMET AŞURLAV DAĞISTAN 01/07/1887 DOĞUMLU
Akka Hacı ve kardeşleri Dağıstan’daki kurtuluş mücadelesinde şehit düşer.
Oğullarından sadece Aşurlav savaş bittikten sonra Anadolu’ya gelir.
Aşurlav’ın 4 oğlu olur.
Kurtuluş Savaşı’nda 4 oğlu da savaşa gider.
Annemin Zula Mehmet lakaplı babası Kurtuluş Savaşı’nda Ahmet Aşurlav’ın kardeşi Hacı Emmi ile tanışır ve savaş bittikten sonra da arkadaşlıkları devam eder.
Anne tarafım Zula Mehmet, Yalova Merkez, Essadiye Köyü’ne dayanır.
Baba tarafım Aşurlav Ahmet, Sivas Yıldızeli, Fındıcak Köyü’ne dayanır.
Recep Dağıstanlı Şeyh Şamil Nuayiplerinin torunudur.
Essadiye köyü ve Güney köyü Yalova Dağıstanlı 2 köydür.

Recep Dağıstanlının Dedesi Lokman hekim Aşurlav Ahmet kimdir?
LOKMAN AHMET AŞURLAV, LOKMAN hekimliği bugüne kadar miras olarak bırakma gücünü gösterebilmiştir.
Babadan öğrendiklerini, tüm hünerini savaşta ve savaş sonrasında döndüğü köyünde gösterir.
Köye dışarıdan gelen misafirlere, hastalara, yolculara evini açar.
O zaman içinde çevreden hasta olan herkes LOKMAN Ahmet Aşurlav’a gelerek şifa, deva aramış;
O zamanlar İnce Hastalık-Verem-Karında Su-Zayıf Vücut Baş Ağrıları –Mide Bağırsak Rahatsızlıkları na kadar olan hastalıklara bildiği kadar deva olmuştur.
Geçmişte ince hastalık verem ölümleri çoktu.
Bu hastalıkları köyünde tedavi edermiş.
Şimdi hastalık adları değişti ya da türleri değişti.
Akciğer Kanseri- Bronşektazi- Astım Bronşit –Farenjit vs gelecekte adı yeni belirlenecek hangi hastalık olur ise,
Geçmişte gene karında su var denilirdi.
Bunu karındaki suyu kullandığı bitkiler ile boşaltmıştır böbrekleri çalıştırarak.
Günümüzde Karaciğer Kanseri ve Siroz Hepatit B-C Ye Bağlı Siroz hastalığı tedavisi yapmıştır aslında,
Zayıf gelişim bozukluğu olan çocuklara özel kremler hazırlayıp toplanmasını sağlamıştır
Günümüzde Kemik Erimesi-Gelişim Bozuklukları-Kas Erimesi gibi hastalıkları tedavi etmiştir.
Şimdi baş ağrılarının nedenleri arasında birçok neden bulunmakta
Günümüzde Beyin Tümörlerinin neden olduğu başa ağrıları.
Migren krizlerinin neden olan etkenler gibi
LOKMAN AHMET AŞURLAV’ da elinden geldiği, dilinin döndüğü kadar şifa deva dağıtmaya çalışmıştır.
O zamanlar bitkiler öz, sade ve saftı.
Tedaviler bugüne göre çok daha zordu veya hiç yoktu.
Şimdi de sınırsız teknoloji var ancak; teknolojiye ayak uydurup gelişen hastalıklar da var.
Aşurlav, aş veren anlamındadır.
Dağıstan’da aş evleri kurarak bulunduğu bölgedeki insanlara o günün örf ve adetlerine uygun şekilde, sadece Allah rızası için yardım edenlere Aşurlav denir.
Bu gelenek Sivas’ta da bozulmayarak ta ki ailelerin ekonomik güçleri zayıflayana kadar böyle devam etmiştir.
Aşurlav’ın 3 oğlu da babalarının geleneğinden taviz vermeyerek hayatlarının son günlerine kadar aynı töre, aynı ahlakla devam etmişlerdir.
Ne zaman ki çocuklar dışarı açılmaya ve aileler ekonomik sebeplerle dağılmaya başlar, bu özellikler de yavaş yavaş olur.
Ne kadar eli açık olsanız da insanlara ve ülkenize faydalı olmak için güçlü olmalısınız.

Araştırmacı Recep Dağıstanlı kimdir?

O dedenin torunu olarak ona ve onun verdiklerine layık olmak bu yola baş koyduk.
İnşallah ALLAH ( C.C.) yolumuzdan ayırmaz ve hayatımın son gününe kadar ülkeme ve insanlığa hizmet etmek bana nasip eder.
Küçüklüğüm 4 dağın arasında kalan bir vadide, çobanlık yaparak geçti.
Dağda iken inek, koyun, keçi, at, köpek, kedi, kirpi, tilki, çakal, ayı, yılan, kaplumbağa, kırlangıç ve buna benzer hayvanları takip etme şansım oldu.
Hastalandıklarında ne yer ne içer, hiç düşündünüz mü?
Annemin halası, Zula Mehmet’in kardeşi, tarlaya gittiğimizde, çay yerine sürekli dağlardaki bir çok bitkiden kendi demlediği çayları içerdik.
Cah adını verdiğimiz hal-i hazırda annemin de topladığı bitkilerle yemekler yapılırdı.
Hinkal ve suruçet adını verdiğimiz yemeklerde bol bol kullanılırdı.
Köyde iken çok değerli insan, rahmetli Prof. Dr. İzzet Kandemir’den çok önemli bazı bilgiler ve tüyolar alma şansım oldu.
O zamanlar 17 yaşındaydım.
Benim hem okul yıllarımda hem de günümüzde bu ilme gönül vermemin en önemli sebebi,
DEDEM LOKMAN HEKİM AŞURLAV AHMET
ve
PROF. DR İZZET KANDEMİR’dir.

Onlardan aldığım bilgiler çok iyiydi ama hastalıklar çok hızlı değişken gösteriyordu.
Daha ileriye gidebilmek için, aldığım bilgiler dahada geliştirmem gerekiyordu.
Bu işin merkezine inmem, daha fazla bilgiye ulaşmam gerekiyordu.
Hadisler bazı şeyleri anlatıyordu ama doldurulması gereken boşluklar vardı.
Bu boşlukları çok değerli alimler ve çalışma arkadaşlarım ile Kuran-ı Kerim’den doldurduk.
Sonunu görüp göremeyeceğimizi bilmeden başladığımız bu yola çıktık.
Bu yolda çok sıkıntılı zamanlarımız da oldu, çok mutlu anlarımız da,
2005 yılında bu işi çok daha ciddiye almam gerektiğine karar verdim ve şimdi tüm ekibimle insanlığa, sizlere faydalı olabilmek için çalışıyoruz, çalışacağız

Bitki Bilimci Araştırmacı Yazar Recep Dağıstanlı

2015 yılının başından beri yurt dışında Kanser ve Virüs araştırmaları yapmak için çalışma arkadaşları ile birlikte bu ülkelerde birlik ve beraberlik çalışmaktayız.
Azerbaycan, Gürcistan, Kazakistan, Dağıstan, Ukrayna'da Doktorların, Cerrahi Uzmanı, Alternatif Tıp Uzmanları Almanya ve Avrupa’da, Fitoterapi Uzmanı, Ozon terapi Uzmanı, Akupunktur Uzmanı, Biyoenerji Uzmanı, Biorezonans Uzmanı, Nöral terapi Uzmanı, Eczacı, Diyetisyenlerin, Tıp Profesyonellerinin, Sağlık Profesyonellerini ile doğru yolu bulmak mümkün olacaktır.
Modern olmak gerekir.
Hurafeye yer vermemek gerekir.
Bağışıklık sistemini, güçlendirmektir.
Küba’da 9 TEDAVİ PROTOKOLÜ çıkış noktası Rusya'da 1920 ye dayanır.
Rusya tüm bilgisini ilmini Küba'ya taşımıştır.
Küba bu bilgiler ile son 20 yıldır daha da ilerlemiştir.
Burada amaç neden olan etkenleri ortadan kaldırmaktır.
Bitkilerin Toplanma aşamasından kurutulma aşamasına,
Her aşamayı bizzat kontrol eder ve yönetir.
Hazır ve temin edilmiş bilgilere değer vermez.
Araştırmaları ve çalışmaları sonucunda bizzat elde ettiği bilgilere güvenir.
Çaresiz hastalık kavramının bir kandırmaca olduğuna,
Her derdin mutlaka bir devası olduğuna, sadece biraz inanç ve çaba ile Başarmak mümkün ılabilir..
Yeter ki siz de inanın.

AMACI ÇÖZÜM OLAN TÜM BİLİM ADAMLARI VE KURULUŞLARA
AÇIK ÇAĞRI:
1-Üniversitelerde hep beraber araştırmalarımızı birleştirelim.
2-Gelin, bilim adamları hastaneler ile ortak tedavi yapalım; vatandaşın cebinden para çıkmasın.
3- Sizler önde olun biz sadece laboratuvarda çalışarak beraber çözüm üretelim.
4- İŞTE SİZE AÇIK TEKLİF; GELİN BERABER ÜLKE İÇİN
ÇALIŞALIM.
Merhabalar,
Üniversiteler, sağlık kuruluşları ve devletin diğer birimleri ve bitkisel tedavi yapan şifalı bitkiler uzmanları; gelin, hep beraber ortak çalışma yapalım. ortak laboratuvar çalışmaları yapalım.
Hep beraber elele milletimizi en iyi refah seviyesine çıkarmak bizim elimizde, her şartta beraber ortak çalışmaya hazırım. Ben ve ekibimin her zaman düstur olarak kabul ettiği kurallar şunlardır
1) Modern tıp olmadan hiçbir ilerleme sağlanamaz.
2) Modern tıbbın parçası olan biyokimya, mikrobiyoloji, hematoloji, patoloji, radyoloji olmadan düzgün bir teşhis koymak çok zordur.
3) Konunun UZMAN DOKTORU olmadan teşhis konulamaz.
4) Teşhis konulmadan hasta tedavi edilemez.
5) Modern tıp ve çok değerli bazı ilaç fabrikalarının değerli GENETİK MÜHENDİSLERİ, FARMAKOLOGLARI, ECZACILARI, LABORATUVAR UZMANLARI ve PERSONELİ olmadan bazı çok değerli ilaçların yapılması imkânsız.
Bu çalışmaları da göz ardı etmek bu kadar çalışan ve emeği geçmiş değerli çalışanlara saygısızlıktır.
6) Modern tıbbın da ana ham maddelerinin bitki özleri, eterik yağları, bitki yağları, zehirler ve kimyasal maddeler olduğu unutulmamalıdır.
Modern tıp ve bitkisel tedavi birbirinden ayrılamaz; birbirini tamamlar.
BİZ BUNUN YANINDAYIZ. Elimizde un var, şeker var, yağ var ama helva yok… Helvayı dışardan alıyoruz. Ana ham maddeler Türkiye’de üretiliyor, yurt dışına gönderiliyor, ilaç olarak Türkiye’ye geliyor.
Örneğin;
Deve dikeni tohumu, karaciğer hastalıkları tedavisinde Türkiye’den gider, Türkiye’ye ilaç olarak gelir.
Bu Allah (c.c.)’tan reva mıdır?
GELİN BİRLEŞELİM! HALKIMIZ DEVLETİMİZ VE BÜTÜN
İNSANLIK İÇİN… ÜLKE EKONOMİSİNE BÜYÜK DESTEK
SAĞLAYACAĞIMDAN EMİNİM VE BEN HAZIRIM, BEKLİYORUM.

KAYNAKÇA
www.newscientist.com
www.newscientist.com/search?doSearch=true&query=cancer
www.sciencedaily.com/news/health_medicine/cancer/
www.newscientist.com/topic/cancer
www.medicalnewstoday.com/info/cancer-oncology/
tr.wikipedia.org/wiki/Kanser
www.netdoctor.co.uk/cancer/index.shtml
www.cancer.gov/
www.cancer.gov/cancertopics
www.cancer.org/Cancer/index
www.cancercare.org/
www.cancer.ca/Ontario.aspx?sc_lang=fr-CA

0.018507957458496